Post Image
By ufukerdogmusAugust 20, 2008In Bensel

Gül Suyu

Son 24 saatin 13 saatini sehirlerarası otobüslerde geçirdim. Yolculuk öncesi ve sonrası hazırlıklar ile şehiriçi ulaşımı bu süreye dahil etmiyorum bile. Isparta’nın Ankara’ya bu kadar uzak olması ne kadar üzücü! Isparta’nın Antalya’ya, çevresindeki göllere ve torosların eteğindeki piknik alanlarına bu kadar yakın olması ne kadar üzücü!

Tam olarak bu günün birinci dakikasında AŞTİ(Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali)’den kalkan Isparta Gürman turizmin sayın yolcuları olarak, iş seyahatlerinde Varan’ın yayla gibi koltuklarında şımartılmış 188cm boyunda 95kg ağırlığında bir tomruk misali uykumu alma hayali ile kaykıldığım koltuğumda beklediğim verimi alamadım. İnsan bir kere rahata alışmayagörsün, halbuki eskiden ne de güzel her ortamda sızar da zımba gibi uyanırdık…

İşler halloldu. Yüksel (beraber gittiğim arkadaş) sağolsun önceden önlemlerini alıp bir kısım zaman kazandırdı ve bu sayede son dakikalarında geceyarısını beklememe fırsatına yetişebildik. Sonrası da zaten günün son 1 dakikasında AŞTİ’ye inip evlere yollanmamızla sonuçlanan bir başka sefer.

Isparta nüfusu yüzellibin civarında bir il. Öğrenciler (kırkbin) ve askerlerden hayatını sürdüren bir üniversite şehri diyebiliriz. Şehir merkezi bana Sivas’ın küçüklüğümdeki halini anımsattı. O zamanlar da Sivas nüfusu o kadardı ve üniversitesi yeniydi. Sanırım Türkiye’de şehir gelişimleri çok da farklı olmuyor.

Isparta’da ailecek yaşamak var. Çocuklar için sakin ve rahat bir şehir. Kiraların öğrenci bindirimi dolayısıyla tavan yapmış olmasının dışında çoluk çocuk yaşanası bir şehir. Arabayla Antalya yokuşaşağı bir yol ile boş vitese takarak 1 saat mesafede. Bazıları için espri malzemesi olmuş bile: “Gidişte benzin benden olsun!”

Hemen şehrin dibinde 2 tane göl, Toroslar’ın yamacında piknik yerleri ve yazın haftasonları 1 saat mesafede Antalya. Kafa dinleyerek, küçük yer keyfi ve ayrıcalığı ile bir hayatı ailecek yaşamak için güzel bir ortam. Emekliliğinde neler yapacağını, nerelerde yaşayabileceğini düşünenler için önerilerim arasında girdi bile.

Benim planlarımı etkilemedi maalesef. Hala aynı planlar (ki bu planlardan bahsetmeyi henüz doğru bulmuyorum) ve içinde bulunmak istediğim ortam gereği benim hayatımın bir parçası olmama ihtimali yüksek olsa da Isparta, saydığım özellikler ile güzel bir anı oldu.

Bu arada sabah 6da Ispartanın ıssız çarşısında gezerken 3 dükkanda bir gül ve gül ürünleri satılıyor olması ile cehalet tozlarını hafızamızdan silerek farkettik ki Isparta gülleri ile meşhur. Zaten Bir Süleyman Demirel, bir de gülleri. Bunu da zaten şehrin 2 büyük meydanından birisinde elinde Meksika şapkasından hallice bir fötr şapka tutan Süleyman Demirel heykeli, diğerinde de çok basit bir sunum içerisinde yerleştirilmiş dev bir gül heykeli olmasından anlayabiliyoruz. Sanırım başka meydanları da yok bu ikisi büyüklüğünde. Isparta’lıların yeni bir meydanı genişletmeden önce ya yeni bir Cumhurbaşkanı ya da yeni bir ürünü piyasaya sunması gerekiyor ki heykelini dikebilsinler.

Gül reçeli yanında bir de 2li Gül Sabunu paketi aldım. İlk banyo tecrübemden sonra ilgili bilgileri paylaşmakta gecikmeyeceğim diye tahmin ediyorum. Ayrıca denediğimiz gül suyu da yoğun kıvamı ve uzun süre kalan müthiş (zevkler tartışılmaz) kokusuyla bildiğimiz yan sanayi gül sularından çok öte bir tecrübeydi.

2 günlük uyku ihtiyacımı yarı sürede ve otobüslerde almaya çalıştığımdan, kendime yatmayı uygun buluyorum. İyi geceler Dünya.