Post Image

Ochkam'ın Usturası (Occam'ın Usturası)*

Ustura kullanmak meziyettir. Nasıl kullanılacağını iyi bilmek gerekir…

İsrail Gazze’de katliamını sürdürürken, Türkiye’de İsrail düşmanlığı arttıkça artıyor, boykot çağrıları başlıyor, Filistin’e yardımlar toplanıyor. Bizim içimizde aslında iki kesim var fakat aynı yöne baktıkları için henüz ortaya çıkmıyor. Birinci kesim Filistin’deki “haksız masum katliamına” karşı, diğeri de “Müslüman kardeşlerimizin Yahudiler tarafından katline” karşı. Bu konuyu yazıyı iyice uzatmaması için şu an tartışmamayı tercih ediyorum.

Dünya’da durum daha farklı. İsrail Gazze’de “kendini savunmaya” devam ederken, Dünya da baskın iki gruba ayrılıyor.

Birinci topluluk İsrail’in arkasında. Gerekçeleri Hamas’ın terörist bir grup olması ve olacakları bilmelerine rağmen İsrail halkına karşı kışkırtıcı saldırılarını sürdürmüş olmaları. İsrail’in masumların arkasına saklanan bu “korkaklar”a saldırmaması Dünya’da tüm terörist örgütlere masumların arasında saklanırlarsa “paçayı yırtacakları” havası verecektir, o yüzden İsrail “kendini savunmakta” haklıdır. Ayrıca Hamas İsrail’i kışkırtarak masumların ölümünde birincil sorumludur. Bir de Hamas’a İran’da Ahmedinecad’ın destek vermesi de ayrı bir bahane. Sonuçta Ahmedinecad da terörü destekliyor, nükleer silahlar yapıyor, Venezuella, Rusya ve Çin gibi ülkeler ile bir işler çeviriyor…

İkinci topluluk ise genelgeçer insan yapısında, ezilenin yanında, güçlünün karşısında. İsrail’in tüm Dünya çapında kötü bir izlenimi var. Amerika ile İsrail arasındaki ilişki Dünya’nın her yerinde Türkiye’de olduğu kadar sorgulanıyor. Bu sebeple İsrail’in tavrından Amerika’ya tepki doğuyor, masumları öldürmeleri, BM yardım ekibine de saldırmaları, ambulansları bombalamaları hep öfke ile karşılanıyor. Bu kesimin düşünceleri genel insani kaygılar ve birilerinin bir çıkar uğruna masumları öldürmesine duyulan öfke.

Bu konuda asıl sorun yaşananların arkasında ne olduğu değil, önünde ne olduğunu görmememiz. Bu konuda Türkiye’de her zaman olduğu gibi ileriye değil geriye bakılarak, İsrail’in işgal veya katliam peşinde olduğu söyleniyor. Bu elbette ki bir olasılık fakat iş aslında bundan çok daha karmaşık olabilir. Bu konuda da değişik fikirler Dünya’da dolaşmaya başladı.

Bir fikir, İsrail’de seçimlere çok az kalmış olmasından dolayı hükümetin halkın milliyetçilik duygularına hitap ederek oy kazanmaya çalışıyor olması. Bunu her ülke zaman zaman yapar. Ülkede birlik için bir düşman yaratılması veya eski bir düşmanın yeniden körüklenmesi az rastlanan bir şey değil, en sık kullanılan yöntemdir.

Diğer bir fikir, İsrail’in Amerika’da Obama başkanlık koltuğuna oturmadan 25 gün önce bu sürece girilmesinin, İsrail’in Obama’nın yenilikçi, uzlaşmacı ve anlayışlı tavrının olası kısıtlamalarını engellemek için Obama’ya erken “rest çekme” hareketi olması. Burada hemen bir not düşeyim, bu fikri savunanlar Obama’nın gerçekten Dünya üzerinde değişim yaratacağına da inanıyorlar. İsrail Obama’ya rest çekerek asıl patronun kim olduğunu göstermeye çalışıyor da olabilir, Obama’ya seçimlerde destek veren yahudi kesimi hatırlatıyor da olabilir.

Benim en sevdiğim ve mantıklı bulduğum fikir ise bu iki fikrin dışında, aslında kulağa çok masum görünse de uzun vadede çok daha vahim kitlesel uyutmalara yol açabilecek bir senaryo. Bu senaryoya göre Obama başkanlık koltuğuna oturur oturmaz İsrail’i durdurmayı başaracak ve Amerika ve İsrail karşıtı çevreler tarafından, Obama’ya oy veren kitleler tarafından anında kahraman ilan edilecek. Bu durumun arkasındaki kara tabloyu görebiliyor musunuz?

Obama gelir gelmez İsrail’i durdurursa fena mı olur? Elbette fena olmaz fakat İsrail zaten Filistine kara harekatına başlamadan önce Amerika’dan onay almıştı. Bunu Dünya basınında resmi olarak gördük. George Bush (ki halen ABD başkanıdır kendisi) açıklamalarıyla İsrail’e desteğini dile getirdi. Bu durumda Amerika’daki yönetim yapısını bilmeyenler hemen Bush kötü, Obama iyi ayrımına giderek Obama’nın gelip bu işe bir son vermesini sevinçle karşılayabilirler. Eğer önümüzdeki 20 gün içerisinde olacaklar bu ise durum aslında çok vahim demektir. Amerika tüm Dünya’da Obama desteklensin diye zavallı masumları İsrail elinden katletmiş demektir. Obama için yürütülen sevgi ve inanç kampanyası Amerika’yı zaten aşmıştı, bu şekilde körüklenecek demektir. Bundan sonra (muhtemelen bir dönem daha seçilecek) Obama 8 sene boyunca ne derse biz kuş gibi lokmaları yutacağız demektir. Amerika Afganistan’a yönelip orayı Dünya uyuşturucu merkezi yapmayı garantilediğinde iş işten geçmiş olacak demektir. “Büyük Orta Doğu Projesi” kapsamında son adım olan, Orta Doğu’da Amerika’nın sevilmesi ve desteklenmesi için gereken her koşul sağlanmış olacak demektir.

Burada hemen not düşmek gerekir elbette. Büyük Orta Doğu Projesi hala tartışılabilir. O konuda yorum yapmak istemiyorum. Obama gerçekten başa gelip İsrail’e bir dur diyebilir. Bu da kulağa oldukça mantıklı geliyor. Fakat biz yine de her olasılığı aklımızda tutmalıyız ki uzun vadede olayların örgüsünden sonuçlar çıkarabilelim. Eğer yalnızca bize sunulan mantıkla bakarsak, yalnızca bize sunulan hayatı yaşamış oluruz, bu da özgürlük değildir.

Benim kişisel fikrim ise, İsrail’in Amerika’nın 1 ay sonra başa gelecek başkanından habersiz, plansız, rest çekmesi olası değildir. Bir Amerikan başkanının görevinin son 1 ayında sonraki başkana ters düşecek hamlelere izin vermesi olası değildir. Amerika’da sistem başkanlarüstü yürür, yürütülür. Başkanlar yalnızca halka sunulan yüzdür. Savaş gerekliyse hırçın, düzen gerekliyse samimi yüzler başa gelir. Oyun değişmez, değiştirilmez. Değiştirmeye çalışan başkanların sonları da hep vahim olmuştur. Bu sebeple artık Dünya politikalarında Ochkam’ın Usturası* geçerli değildir.

Ustura kullanmak meziyettir. Nasıl kullanılacağını bilmeyenler, kendi elleriyle kanlarını akıtırlar…

.

.

* Ochkam’ın Usturası (ya da Occam’ın Usturası) : Ünlü bir mantık bilimi kuramı. Bir durumu açılayacak birden fazla fikir varsa, doğru olan büyük olasılıkla en basit olanıdır diye varsayılır. Bilim dünyasında genel olarak kullanılan bir söylemdir.