Post Image
By ufukerdogmusMarch 10, 2009In ParasalSiyasal

"Para" Yazı Dizisi 5(son): Bankacılıkta Yasal Kalpazanlık

(Önceki yazılar: “Para” 1: Para Nedir? / “Para” 2 : İstikrar ve Asli Önemi / “Para 3: Enflasyon (Asıl Canavar Kim?) / “Para 4: Faiz (Sondan Bir Önce))

Para kazanmanın bana göre adil olan tek yolu vardır: Üretim.

Siz ne üretiyorsunuz? Mal? Hizmet? Sanat?

Sıkça duyduğumuz bir terimi hatırlayın: “paradan para kazanmak”. Genelde borsa, döviz veya benzeri yatırımlar üzerinden kar etme sürecine takılan sıfattır. Kelimelerin anlamını incelediğimizde bir anlamı yok gibi gelebilir ilk bakışta. Sonuçta kafaları kurcalayan soru aynıdır: “Bu paradan para kazananlar, ne üretiyorlar ki?”

Paradan para kazananlar, yatırımlar yoluyla kar etmenin yanısıra duruma göre bir de bankalar aracılığı ile para üretirler. Bankalar da bu düzenin kaymak tabakası olarak bu fedakarlığı üstlenir. Kalpazanların yasadışı yollarla yapıp, hapse atılmasını sağlayan eylemi, bankalar kağıt üzerinde uygular, yasalar tarafından korunurlar. Bunlar bir yana dursun, zaten hatırlarsanız “para” dediğimiz şey de aslen bir değere karşılık gelmiyordu ve yalnızca bir “yasal ödeme” belgesiydi (Bkz. Para Nedir?).

Kalpazanların yaptığı iş temel olarak, sahip olmadıkları parayı varmış gibi göstererek vatandaşa vermektir. Bu tanım içerisinde elimize kalemi alıp “Kalpazan” kelimesinin üzerini çizip, yerine “Banka” yazarsak da tanımda hiçbir yanlışlık olmaz. Bankalar farklı olarak, parayı fiziksel olarak “basarak” değil, “üreterek”(!) yapar. Kalpazanlık ve bankaların günümüzde geçerli olan kredi sistemi arasındaki temel fark da bankaların yasalar tarafından desteklenmesidir.

Bankalar nasıl para “üretir”? Parayı nasıl olur da yoktan var ederler? Cevabını parasal yapının aynen alındığı Amerika’dan bir espriyle verebiliriz: “Because they can…” (“Çünkü yapabilirler…”)

Yasal olarak, bankalar kredi verirken, olmayan parayı kredi olarak verme hakkı vardır. Burada düzen öylesine basit bir mantıksızlık üzerine kurulmuştur ki, bu basitlik, mantıklı düşünen, ekonomiyi gözünde büyüten beyinlerimizi ilk anda kilitler!

Temelini Amerika’daki “Modern Money Mechanics“ten alan bu yapı bizde de aynen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile oluşturulmuştur. Bankacılık Kanunu Madde 54’te verilen hak ile bankalar özkaynaklarının 8 katını aşmayacak şekilde kredi verebilirler. Yani ben bir banka olsaydım, cebimde, evimde, kasamda toplam 100 Lira olsa bile, birilerine toplam 800 Lira borç dağıtma hakkına sahip olurdum!

Bankaların imdadına yetişen sayısız yöntem var. Bu krediler elbette ki para olarak verilmiyor. Teminat mektubu, bono, hesaba aktarma (tamamen bilgisayar üzerinde kalan sanal rakamsal para) gibi çeşitli şekillerde bankalar bu varolmayan parayı sanal olarak verebiliyor.

Benzer bir sistem başka herhangi bir yapıda işleyemez. Bir fırın 100 ekmek pişirip 800 ekmek satamaz. Bir fabrika 100 araba üretip 800 araba satamaz. Öylesine şaşırtıcı parlaklıkta geliştirilmiş bir tuzaktır ki bankacılık sistemi…  Yalnızca Tanrı’da olması beklenen özelliği yüzsüzce üstüne almaya girişmiştir bu düzeneği geliştiren ilk büyük uluslararası bankacılar.

Bugünkü düzende istediğimiz kadar kendi kendimize tartışaduralım. Kriz, faiz, büyüme, istikrar, enflasyon… Ne olursa olsun kazanan her zaman yalnızca tek taraf olacaktır.

.

5 yazıdır anlatmaya çalıştığım temel noktaları birer cümleyle özetleyecek olursak:

  1. Para aslen değer ifade etmez çünkü sürekli artar, gerçek değeri göreceli ve sanaldır.
  2. Düzenin en büyük amacı istikrarlı büyümedir. Bu koşulda, şu anki yapı dahilinde istikrarlı enflasyon kaçınılmazdır.
  3. Asıl canavar enflasyon değildir, düzenin kendisi ve temelindeki yapıdır.
  4. Faiz, düzenin ortadan kaldırılması gereken en büyük adaletsizliğidir ancak onun da gizlediği daha önemli bir yanlışlar vardır.
  5. Düzen, bankalar için işler, bankalarla işler. Düzen insanlara değil, insanlar düzene çalışır.

Köleliğin yüzyıllar boyunca evrimleşen yapısından tamamen kurtulmak için, mevcut iktisadi düzenin temelden değişmesi veya toptan kaldırılması insanlığın geleceği için kaçınılmaz bir ihtiyaç.

Dünya’yı saran bu ekonomik gribin tedavi edilmesi, kurtuluşun ve gerçek adaletin sağlanması için ilk adımlardan birisi olmalı. Gribin her kış yaptığı gibi, her krizde şekil değiştiren fakat varlığını aynen sürdüren bir virüs… Aynen grip gibi, küçümsendiğinde ölümcül sonuçları olabilen bir hastalık… Her şeye rağmen gripten farklı olarak, insan beyniyle yaratılmış ve yine insan beyniyle yok edilebilecek bir hastalıktan giriş aşamasında bahsettim 5 yazıda.

Umarım üzerinde düşündürebilmişimdir.

.

“Permit me to issue and control the money of a nation, and I care not who makes its laws.”

– Mayer Amschel Rothschild, International Banker

Çevirisi:

“Bana bir ulusun parasını kontrol etme yetkisini verin, yasalarını kimin yaptığını önemsemem.”

– Mayer Amschel Rothschild, Uluslararası Bankacı

.

“The modern banking system manufactures money out of nothing.”

– Sir Josiah Stamp Director, Bank of England 1928-1941

Çevirisi:

“Çağdaş bankacılık sistemi parayı yoktan üretir.”

– Sir Josiah Stamp Director, İngiltere Merkez Bankası 1928-1941