Post Image

Ooooooo…Bama! Obama! Obama!

obamaucaktaniniyor

5 Nisan 2009 Pazar akşamı saat 9 buçuk sıralarında, yani muhtemelen hafta boyunca televizyon başında en çok insanın olduğu anda, Barack Hussein Obama Türkiye’ye geldi. Ben de daha dün Türkiye’ye ziyarete gelmiş bulunduğumdan, tesadüfen, bu anı ekrana ağzı açık şekilde bakarak 20 dakika bekleyen yaklaşık40 milyon vatandaşımla birlikte yaşadım. Bir sürü kanalın canlı verdiği bu tarihi(!) anı, isteyerek veya istemeyerek görmüş olmak için 20 dakikamızı hep beraber ekrana aval aval bakarak geçirdik. Sanki hayatımızda daha önce ABD başkanı görmemişiz ya da ten rengi farklı insanla karşılaşmamışız gibi, garip bir bekleyişle gecemiz renklendi.

Ben bu önemli(!) anı devletimin kanalının futbol tartışmasının ortasına (sağolsunlar) sokuverdiği yayınla izlemiş oldum. Futbol tartışmanın devam edebilmesi için bile stüdyodakilerin bu önemli gelişmenin şokunu atlatabilmesi gelmesi gerekti.

İşin komik yanlarından yalnızca birisi milletçe 20 dakika ekran karşısında bekletilmemizdi. Hemen aklımdaki “şaka gibi” ayrıntıları paylaşmak istiyorum…

Öncelikle Obama sezon açılışında taraftarın karşısına çıkar gibi uçaktan çıktı. O bekleyişin ardından öyle bir fırladı ki, onu heyecanla bekleyen kitlelere o el sallayışıyla kalplerimizde bir kez daha taht kurdu (Tek taht kurduğu yer kalbimiz olur inşallah). Ben şahsen gazetecilere dönüp “Ooooo…ley! Oley! Oley!” çektirmesini bekledim, ama tam olarak öyle olmadı. 20 dakikalık beklemenin ardından gelen bu hızlı çıkışı, merdivenleri yumruklarını önünde hafifçe sıkıp, ormanda koşuya çıkmışçasına koşarak inmesi izledi. Aman Allah’ım o ne inişti öyle! TRT arka plandan Rocky film müziği verse tam olurdu herhalde. Ben şahsen hayal ettim arkadan gelen “aay of dı taaaygıır” sesini.

Merdivenin bitişinde hemen ciddiyetimi takındım ve kimin karşılayacağını izlemeye koyuldum. O da nesi! “Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı”! Keza neden böyle seçildiği ve sonuçlarının ne olması istendiği ortada. Neden herhangi bir başkası değil de “ekonomi”den sorumlu bakan? Naapalım,elimiz mahkum.

Eğlence burada daha yeni başladı. Bu sırada neşeme neşe katan bir olay de ense tıraşından tanıdığım İ. Melih Gökçek’in Obama’nın elini sıkması oldu. Bu adam her yerde nasıl karşıma çıkıyor ben de hayret ediyorum… Obama geçtikten sonra bir de dönüp kameralara doğru sırıttı, o anda zaten eridim gittim ben.

Yaklaşık 2 salise sonra ayıldığımda devletimin televizyonu TRT’nin ekranında “Barack Hüseyin Obama Türkiye’de” yazıyordu… Hani “Sivasspor Şampiyon!”, “Galatasaray UEFA Şampiyonu”, “Türkiye Dünya 3.sü” yazmışçasına bir yazı. Bir havai fişek eksikti… Ya da o bile oldu, ben şokun etkisiyle kaçırdım. En güzeli de bu yazıdaki “Hüseyin” kısmıydı. Herhalde hangi ara yapmışsa, Obama ismini “Hussein”‘den “Hüseyin”‘e çevirtmiş… Türk dostu olduğu nasıl da belli.

Madem bu kadar samimiyiz, bu da benden olsun:

Hoşgeldin Hüseyin Abi!

.

Aslında dün Fransa-Türkiye yolculuğu yapmam bahanesiyle yazamadığım için bugün 2 günlük toparlarım diye düşünmüştüm ve Kuzey Kore’nin uzaya uydu (veya iddialara göre füze) göndermesi haberi ile Obama’nın İran, Suriye ve Kuzey Kore ilk uyarısından (Bkz. bağlantıdaki son paragraf) bahsetmek istiyordum. Sonra dedim ki TRT bile Hüseyin Abi’nin gelişini, Dünya Şampiyonu olmuşuzcasına veriyorsa, ben halt etmiyim. Demek ki bunun üzerine başka haber olmaz…

Aklıma Şener Şen’le Kemal Sunal’ın meşhur sahnesi geldi: “Ağa pohu üzerine poh olur mu?”