Post Image
By ufukerdogmusFebruary 17, 2009In DenemeselToplumsal

Haberci Olmayan Gazeteler

Habercilik bir meslek. Tüm meslekler gibi okulu olan, öğretilen yöntemlere ve ilkelere bağlı olarak uygulanması gereken bir meslek.

Bir inşaat mühendisinin kurallara, meslek ilkelerine uymaması durumunda olabilecekleri bir düşünün. Bir doktorun yeminini tutmayarak keyfi olarak bir hastayı tedavi etmemesinin sonuçlarını düşünün. Bir milletvekilinin yeminini, meslek ilkelerini hiçe sayarak vatana ihanet etmesinin sonuçlarını düşünün… Bütün bunlar bu kadar kitlesel kötü sonuçlar doğururken bir habercinin, gazetecinin meslek ilke ve kurallarına uymamasının sonuçlarını gözünüzde canlandırın. Herhangi bir habercinin kaç kişiyi derinden etkileyeceğini, toplumu bu zihniyetin topyekün nasıl hızla çürütüp parçalayacağını zihninizde canlandırın.

Yurtdışında yaşamanın getirdiği “herkese uzak, her fikre uzak” kalma etkisinden olsa gerek, Türkiye’deyken de çeşitli “kutuplardaki” gazeteleri birlikte takip etmeme rağmen aralarındaki uçurumun bu boyutta olduğunu farketmemiştim. Hangi gazete olursa olsun, hangi haber olursa olsun, “haberci”nin en temel ilkesi, toplumsal olarak hayati sayılan kuralı “tarafsız” olmaktır. Bir haber taraflı veriliyorsa, bir haber müdürü haberleri taraflı olarak ayıklıyorsa uzun vadede işini baştan savma yapan inşaat mühendisinden, adam kayıran doktordan farkı kalmaz.

Takım tutmayı, taraf olmayı çok seven bizler ise en masum duygularımızla her ne kadar bu tür gazeteleri ve kanalları yaşatmaya devam etsek de ne kadar büyük bir yanlışa kendi kendimizi sürüklediğimizi görmemiş oluruz.

Çoğunlukla kendimize yakın gördüğümüz kanalları ve gazeteleri takip eder, karşıt görüştekilere burun kıvırırız taraflılar diye. Aman bize dokunmayan yılan bin yaşasın. Bizim fikirlerimize sahip, onları savunan gazeteler bin yaşasın. Diğerleri kahrolsun…

Gazetelerin amacı yaşamak değildir. Gazeteler bir yayılma yarışı içinde olmamalı, hizmet yarışı içinde olmalıdır. Gazetelerin haber vermeyi engellediği an, birilerinin bizleri parmağının ucuna takıp oynatmaya başladığı andır… Ve Türkiye’de neredeyse tüm gazeteler ve kanallar bu duruma geleli yıllar oluyor… Birileri bizi parmağında oynatmak için birbirini yiyor. Biz de en saf fikirlerimizle en azından bize yakın bulduklarımızın bizi oynatmasına razı olarak, dönen bu devasa dolaba bakakalıyoruz.

Gazeteler ticari şirketler olmamalıdır. Tıpkı vakıflar ve dernekler gibi, haberi halka ulaştırmak için, kar amacından uzak, güç ve yetki amacından uzak, tarafsız olmalıdır. Bunun için seçtiği haberler eşit, atılan başlıklar yorumsuz, yazı dili tarafsız olmalıdır. Çoğu gazetede artık bunu görmesek de doğrusu budur.

.

not: Gazetelerdeki köşe yazarlarının tarafsız olmaması normaldir. Köşe yazarının görevi fikir vermektir. Yapılan en büyük yanlış, köşe yazılasından haber, gazeteden yorum almak olur. Tam tersi olması gerekirken, bizler ters yüz olmuş yapıya teslim oluyoruz…