Post Image

Konuşarak Anlaşamıyorlardı, Yazışarak Ne Olacak?

Önce “ya sev ya terket” yaklaşımıyla doğuya sırtını dönüp sonra bir anda silkinip  “demokratikleşme için işimiz çok, koşar adım sorunları çözmeye devam edeceğiz” diyen Başbakan yine bir U dönüşü ile fren yaptı. Önce Ağustos ayında “Ekim’deki kongreyi bekleyeceğiz” dedi, Ekim ayı gelince de muhalefete “mektup” gönderme yöntemini seçti. İşlerin aciliyetinden o kadar çok bahsetti ki, ben mektubu APS ile gönderdiğini tahmin ediyorum.

Öte yandan “körler sağırlar birbirini ağırlar” denkleminin kör kısmında ise Deniz Baykal, “mektuba mektupla cevap veririz” dedi. Sanki mektupta ne yazdığını bilmiyor, sanki Başbakan’ın görüşme talebini mektupla göndermiş olmasının ne kadar büyük bir koz olduğunu görmüyor. Kör sağır ikilisindeki yeri de sanırım bu sayede korunmuş oluyor.

Deniz Baykal’ın bu anlamsız nazı sayesinde de pastanın aslan payını yine Türkiye’nin bir numaralı muhalefet adamı olan Başbakan götürecek. Birkaç güne kalmaz kendisi sanki mektup göndererek işleri hiç yavaşlatmamış gibi üste çıkar, “bakın muhalefet bize mektupla cevap verecekmiş” diye suçu onlara bırakıverir. Ooh, gelsin oylar!

Yahu bizim muhalefette, hadi iktidar yapmayı geçtim, muhalefet yapmayı bile becerebilecek bir kişi yok mu Allah aşkına?!