Post Image
By ufukerdogmusApril 17, 2009In Habersel

Küresel Isınma Ne Kadar Gerçek, Ne Kadar Yalan?

stop-global-warming

Kyoto Protokolü’nin süresi dolmak üzereyken Türkiye olarak ekibe dahil olduk. Bu hafta yapılan bir açıklamada “Her şey yeni başlıyor” dense de benim kendi içimde kopan fırtınalar yıllardır devam ediyor.

“Küresel Isınma” şeklinde kısaca ifade edilen mesele aslında tam olarak “İnsan-Yapımı (Men-made) Küresel Isınma” olarak konuşulmalı. Bütün bu yaygara, Kyoto, çevrecilerin eylemleri, yapılan araştırmalar ve geliştirilen “Sera Gazı” önlemleri hep bu doğrultuda. Sorgulanan olgu, havanın ısınması değil, insanoğlunun ısınmaya etkileri. Bunun için de en sık duyduğumuz terim “sera gazlarının emisyonu”… Yani bazı gazların havaya atılması ile oluşan sera etkisinin ölçüsü…

Peki bahsedilen bu etkiler bilimsel olarak geçerli midir?

Bu konuda kabaca aynı şeylerden bahseden, farklı şekilde olaya yaklaşan 3 belgesel izlenebilir:

The Great Global Warming Swindle

Global Warming Doomsday Called Off

Global Warming Conspiracy

Bütün bu belgesellerde Küresel Isınma gerçeği onaylanıyor, yalnızca çok ufak fakat oldukça önemli bir farkla: Sera Gazı (Özellikle CO2) etkilerinin, küresel ısınmadaki asıl sebep olması fikri bilimsel değilmiş.

Belgesellerde anlatılan ortak bilgi, küresel iklimin temel etmeninin güneş olduğu. Sera gazları etkili olsa da oran olarak çok düşük kalmalarının yanısıra, CO2 oranı da bu gazlar içinde azınlık olarak kalıyor. Mesele sera gazı etkisi ise, en yoğun ve etkili sera gazının su buharı olduğunu ısrarla vurguluyorlar.

CO2 oranları ile küresel ısınmanın etkisinin ters verildiğini de bu belgesellerden duymuş oldum. Al Gore, “CO2 artarsa hava ısınır” tezini sunarken aslında “hava ısındıkça CO2 oranı artar” sonucuna bağlıyor ilk belgesel. Yani verilenler doğru, fakat çıkartılan sonuçlar yanlış.

Bu ve benzeri bir çok açıklamayı belgeselleri kendiniz izleyerek de bulabilirsiniz. Beni bu yazı kapsamında ilgilendiren kısmı ise konunun bilimselliği değil, siyasete alet edilişi.

Konunun uzmanı olmadığım için bilimsel olarak kesin bir yargıda bulunmam ahmaklık olur. Fakat yine de belgesellerde anlatılanlar ile geçen 10 senede yapılan siyasi kampanya ve açıklamaları birleştirince çoğu parça yerine oturuyor.

Yeni kaynakların çoğunda bu belgesellerde değinilen noktaların eklendiği veya yama yapıldığı gözüme çarpıyor. Örneğin artık küresel iklim değişikliğinin ana etmeninin güneş olduğunu belirtiyorlar, “ne olur ne olmaz, biz yine de sera gazlarını azaltalım” notu düşüyorlar. Eskiden ise doğrudan “sera gazları kötülüklerin anasıdır” gibi bir yaklaşım vardı.

Konu ile ilgili daha kapsamlı araştırmalarımı ve dikkatimi sürdüreceğim. Öğrendiklerimi, farkettiklerimi paylaşmaya devam edeceğim, umarım birileri bana buradan eklemelerde bulunur.

.

Bu arada Obama’nın konu hakkındaki tavrını da merakla bekliyorum. Her ne kadar “Kyoto’yu imzalamamak hataydı” demiş olsa da, süresi dolmak üzere diye hala imzalamamakta direniyor. Ayrıca yeni protokolün hazırlanmasında katkıda bulunacaklarını açıkladığından tavırlarını kestiremiyorum. Keza www.globalwarming.org sitesindeki bir videoda da dalga geçtikleri üzere, Obama küresel ısınma konusunda gaz verip dursa da planlarında bu konuya ancak 20. sırayı verdi. Bu da bir oyalama veya geçiştirme olabileceği hissi uyandırıyor.

Sonuçta ne olursa olsun, yeter ki doğru olsun.