Post Image

Tayyip ile Laf Ebeliği: Bölüm 128

Vallahi uzun bir süredir yazmaya vakit ayıramamaktan kendime karşı mahçuptum ki, sağolsun Tayyip imdadıma yetişti. Öylesine güzel bir açıklama yapmış ki bundan bahsetmemek tüm benliğime ters düşerdi herhalde.

Bir köşe yazarının “siyasetçiler ne kadar az konuşursa o kadar huzurlu oluyoruz” temalı yazısına Erdoğan eşdeğer bir zırvalama ile “köşe yazarları ne kadar az yazarsa…” şeklinde cevap verdi (Bkz. Haber). Herhalde eşdeğer saçmalıkta konuşmak yetmedi, üste çıkmak istedi ki şu sözleri ekledi:

Yarım saatte bir köşe yazısı yazabiliyorlar, ne kabiliyetli insanlar. İş bu noktaya geldi. Bunların yaptıkları, açık bir tahrikten başka bir şey değil. Bu tezleri ileri sürenler millet, devlet, barış düşmanlarıdır.

Bunlar çok partili hayata, serbest piyasa ekonomisine geçerken de Boğaziçi Köprüsü yapılırken de rahatsız oldular. Küresel sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmasından, Türkiye’nin AB’ye katılımından ve Kıbrıs sorununun çözülmesinden de rahatsız oldular, bunlar budur. Şimdi 3. köprü yapılıyor yine rahatsız olmaya başladılar.

Cümle cümle yorumlamak, aklımdaki dumuru aynen paylaşmak istiyorum:

1.

Bu tezleri ileri sürenler millet, devlet, barış düşmanlarıdır.

Bu cümleye göre, karşı cevabıyla Başbakan da basın, yayın ve ifade özgürlüğü düşmanı olduğunu nihayet kendi ağzından ilan etmiş oluyor.

2.

Bunlar çok partili hayata,

Konuyla ne alakası var şimdi bunun? Ayrıca o yazar o zamanlar yaşıyor muydu? CHP’nin kendisi çok partili hayatı başlatmamış mıdır? Diyelim tarihi bilmiyoruz, her muhalefet illa CHP’li midir? Her CHP’li CHP tarihindeki her karardan ve tepkiden mesul tutulabilinir mi?  Soruların sonu gelmez. Çıldırma noktasına doğru beni yöneltiyor bu tür hedef saptırma yöntemleri. Başbakan lafı çarpıtmayı iyi biliyor

3.

serbest piyasa ekonomisine geçerken de

Haydi buradan yak. Başbakan çarpıtmanın yanısıra, yönlendirmesini de iyi biliyor. Çok partili hayata karşı olunamaz, fakat bu cümleye ikisini yanyana koyarak, serbest piyasa ekonomisini de aynı kefeye koyuyor. Böylece bilmeyenler, matah birşey sanıyor. Öte yandan da Emperyalizm bekçiliği görevini gururla ilan etmiş oluyor… tabi bu kısmı anlayana.

4.

Boğaziçi Köprüsü yapılırken de rahatsız oldular.

Ağzı olan yıllar geçse de hala konuşuyor (Bkz. konuyla ilgili daha önce yazdığım yazı).

5.

Küresel sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmasından, Türkiye’nin AB’ye katılımından ve Kıbrıs sorununun çözülmesinden de rahatsız oldular

Bkz. 3.

6.

Şimdi 3. köprü yapılıyor yine rahatsız olmaya başladılar.

Bkz. 4.

.

Bunların üzerine yarın tekrar çıkar, milliyetçi söylemler uçurur, biraz daha CHP’ye yüklenir, biraz Alevilere göz kırpar.

Yıllardır uyguladığı taktik hep aynı. Söylemler, söyleyiş şekli, sırası, araya gizlenenler, ortaya çıkanlar… Umarım seçime kadar halkın daha büyük çoğunluğu bu oyunları farkeder.

2 Comments

  • Duran Inci

    December 1, 2009 at 4:31 pm

    Turk halkinin bu oyunlari gormesi cok zor. Egitim seviyesinin yuksek oldugu Amerika’da bile boyle oyunlarla yonetiliyor insanlar. Siyaset ve politikanin temeli bu. Ama Amerika’da bazi insanlarin gucu daha fazla seylere yetiyor. Insanlar yorum yapiyor, medyaya yukleniyor, senatoya yukleniyor. Scholar kesim hala cok soz sahibi ve etkin.

    Turkiye’de ise bu tam tersi. Egitimli, Yazar, Profesor olanlar dibe vuruluyor. AKP’nin cok iyi bir sekilde yonlendirdigi egitimsiz halk, Tayyip Erdogan ile kendini gucte hissediyor. Venezuela’da Chavez’i mi ornek vereyim yoksa yillar once Kuba’da Castro’yu mu? Fakat butun bunlarin tarihsel olarak bi sonucu var; Bu sekilde yonetilen, yonlendirilen ve manipule edilen halk belirli bir zaman sonra yonetimin yanlisligini anliyor (Iran) fakat is isten gecmis oluyor. Umarim Turkiye’de bu uzun bir sure almaz. Ben 5-10 sene veriyorum.

  • Ufuk Erdoğmuş

    December 1, 2009 at 5:25 pm

    Eğitim seviyesinden de bir anlam çıkartamayız zaten. Sonuçta eğitimin kalitesi ve niteliği de önemli. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, halkın siyasetten soğutulması. Vahşi hakimiyetin binyıllardır ilk kuralı maalesef bu.

    Chavez abimizi özel olarak sevip saydığımdan yorumunu yalnızca “güçsüz hisseden halkı heyecanlandıran lider” sıfatıyla Tayyip’e benzettiğini varsayıyorum. Keza Chavez, Castro ve Tayyip ayrı dünyaların insanları. Hatta 2 değil, 3 ayrı dünyadan bile bahsedebiliriz sanırım.