Post Image

Küresel Isınma Aldatmacasında Çok Önemli Gelişme

Bugün İngiltere’de Associated Press tarafından ortaya çıkartılan bir haberde, iklim araştırmacısı bilimadamlarının e-postalarının ele geçirilmesi ve o mektuplarda yazılanlara değiniliyor (bkz. küresel ısınma aldatmacasıyla ilgili haberin aslı).

Bu bilim adamlarının birbirlerine yazdığı mektuplarda bazı verilerin kamuoyundan saklanmasından, sonuçların çarpıtılmasına kadar öneriler geçiyor. Kamuoyuna “kesin” olarak duyurulan ve çok ufak bir kesim bilimadamının aksini iddia etmeye cesaret edebildiği “insan yapımı küresel ısınma” balonunun kesinliğine kendileri bile inanamamış bazı bilimadamları, bu şüphelerini bu mektuplarda birbiriyle paylaşsa da, mektubunun sonuna örneğin “ama olsun, bu gizli kalsın” şeklinde notlar düşüyor.

Bu son ve çok önemli haber önümüzdeki günlerde “Küresel Isınma Lobisi” tarafından kesinlikle eleştirilecektir. NE de olsa onların ekmeğine yağ sürülmesi ihtimali azalacak bir miktar da olsa.

Umarım herkes “küresel ısınma” oyununun farkına varır!

.

İlgilenenler için bkz. “Global Warming Swindle” isimli belgesel. Bu belgesel seneler önce yapıldı, ve bu belgeselin 2 sene ardından küresel ısınma tanımı ve yaklaşımı tekrar düzenlendi. Ancak hala oyun geçerliliğini koruyor.

.

Bilmeyenler için açıklama:

Küresel Isınma tertipinin karşısındaki bilimadamlarının ortak görüşü özeetle şudur:

Evet, küre ısınıyor. Hayır, bunun sebebi insanlar değil! Suç insanlara atılarak gelişmiş ülkelerin gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere pahalı teknoloji zorla satmaları için yürütülen bir kampanya. Bkz. Kyoto’nun incelikleri. Bkz. bugünkü iklim görüşmelerinin odak noktası…

3 Comments

  • DE

    December 13, 2009 at 4:57 pm

    Ufuk’cum, yazilarin cogunlukla hosuma gidiyor hepsini okumasam da… Ancak bilim ile ilgili konularda yazdiklarinda cok anlasamiyoruz – sanirim sen olayin iki yonunu de tartip gostermeye calisan muhabir gazetecilik yapmaya calistigindan olsa gerek (ya da bana oyle geliyor).

    Olcumlerle bariz olan gercek: Dunya son 200 yildir falan surekli isiniyor (hatta daha fazla da olabilir – bakiniz 1300’lerde baslayip 1850’ye kadar suren ve kucuk buz cagi (mini ice age) adi verilen donem; dipnot: bu sayede sadece sarap degil bira da iciyoruz, sonra anlatirim…)

    Onemsiz olan soru: Suclu kim?

    Onemli olan ilk soru: Isinma bu son yuzyillarda olan sekilde devam ederse bizden sonraki nesiller ne tur problemlerle mucadele etmek zorunda kalirlar? Bu nesiller bizden 30 yil sonraki olur, 300 yil sonraki olur farketmez; bu gidisatin sonu hayirli degil.

    Onemli olan ikinci soru: Gelecekteki nesillere karsilasacaklari problemler ile mucadelede yardimci olacak bilgi ve teknolojiyi simdi kesfedip icat edebilir miyiz?

    Bilimadamlarinin ve zengin ulke hukumetlerinin pesinde kostugu zenginlikler ile ilgili komplo teorisine gelince… Bu sekilde sistematik bir calisma oldugunu sanmiyorum. Bilimadamlarinin cogunun elindeki veriyi en dogru sekilde yorumlamaya calistigini ama onlarin da bireyler veya guruplar olarak hata yapabilecegini kabul ediyorum. Ancak baska dusunce sistemlerinde oldugunun aksine (ornegin dinler), bilimsel sistemde hickimsenin lafi sirf arkadas karizmatik diye veya baska herhangi bir nedenden dolayi gercek yerine konmaz. Her iddianini “bagimsiz” kisiler ve guruplar tarafindan test edilip sonuclarin tekrarlanmasi, varilan ozet kararlarin onaylanmasi bilimsel yontemin esasidir.

    Dolayisi ile, ortamda bazen curuk karakterli insanlar cikabilse de (bu Ingiltere’deki durumun ne oldugunu universitenin ve UN/BM komisyonunun arastirmalari sonucunda ogrenecegiz) temelde kararlar uzun vadede “dogru”ya dogru evrimlesirler.

    Bilimde “bu kesin boyle” diye birsey yoktur. “Bu %bilmemkac ihtimal ile boyle” diye belirsizligin miktari konusunda yapilan tahminler ile birlikte varilan sonuclar vardir. Bilimin amaci da bu sonuctaki belirsizligin miktarini azaltmaya calismaktan ibarettir. Tabi belirsizligin miktarinin olculmesi de basli basina bir bilimsel problem olup istatistik ve alakali konularda bu konuda arastirma yapan ve matematiksel modeller gelistiren bircok sahis mevcuttur.

    Sonuc olarak, bilimde:
    1) Bir kisinin bulmus oldugu olumlu/olumsuz sonuc, yapmis oldugu iyi/kotu hareket/davranis vs onemsizdir.
    2) Cok sayida bagimsiz kisi ve gurubun vardigi ortak sonuc su an icin elimizde olan guvenilirligi en yuksek sonuctur diye kabul edilir (o yuzden UN/BM bilimsel komiteleringe binlerce konunun uzmani adamin yorumunu degerlendigir ve “ortak karar” seklinde raporlar yayinlar. Ancak hicbir bilimsel kararin/sonucun kesinlikle degistirilemez oldugu varsayilmaz veya kabul edilmez.

  • Ufuk Erdoğmuş

    December 13, 2009 at 6:41 pm

    Bilimin gidişatı ile ilgili genel görüşe katılıyorum. Ayrıca genel olarak olayın iki yüzünü gösterme çabam kesinlikle doğru. Bekam bu mesajı okursa aynen onaylayacaktır. Bu bitmez çabam zaman zaman ara yol bulma, zaman zaman da karşı tarafı haklı görmeye çalışma şeklinde kendini ortaya çıkartıyor.

    Ancak bundan şikayetçi değilim. Hatalarımı düzeltmeye çalıştığım için ve henüz bu tür büyük konularda hatalarımdan dolayı sorumlu tutulamayacak kadar genç olmamın verdiği rahatlıkla, asıl olduğumdan daha sivri yazabiliyorum. Yazdıklarım bazen düşündüklerimden çok, kullandığım bir araç oluyor özetle.

    Ama hepsinden bağımsız olarak, “önemsiz soru” olarak sıfatlandırdığın soru, benim ısrarla üzerine basmak istediğim, bana göre en önemli soru. Çünkü diğer soruları benim sormam bir fayda sağlamaz. Bilimadamlarının işi zaten diğer soruları sormak.

    Dünya ısınıyor. Temiz enerji kaynakları, çevreye uyumlu teknolojiler ve yenilenebilir üretim her ne koşulda olursa olsun desteklenmeli. Fakat bunlar, insanlık için hayati olan bu ihtiyaçları kötüye kullananları gözden kaçırmamalı.

    Tek derdim budur.

  • DE

    December 15, 2009 at 6:34 pm

    Yasin neden kucuk olsub ki herhangi birsey icin?
    Senin yasinda, Iskender kendi acisindan bilinen butun dunyayi kesfetmis, donmus Babil’de keyif yapiyordu (zaten az sonra da oldu – genc yasta heder oldu garibim)…

    “Onemsiz soru”dan kasit neticeye etkisi olmayan soru anlaminda… Haticeye degil neticeye bakalim. Sonucta tarihte herkesin yaptigi seylerden sorumlu tutuldugu gorulmus mu ki? Savas olur, sonuunda kim kazanirsa onlar sonraki mahkemede hakli ve karli cikar. 50 yil 150 yil sonra da biz doner bakariz – valla su kazananlarda cok ayip etmisler dogrusu deriz gecer… Bu da boyle gider. Dolayisi ile kimin suclu olduguna karar verilmesi degil iklim mekanizmanin nasil islediginin daha iyui anlasilmasina agirlik verilmeli. Gecenlerde okudum biryerde…

    George Bernard Shaw: We learn from history that we learn nothing from history.

    Keske tersi olsaydi, ancak degil. Dolayisi ile…